- Üstü Açık Çift Katlı Otobüsle Şehir Turu
- Tarihi Kayıkla Haliç Turu
Uzun bayram tatilinde herkes şehir dışına çıkmışken,
şöyle güzel bir İstanbul turu yapıp keyfini sürmek istedim. Hem karadan hem
denizden İstanbul’u fethettim. :) Birde helikopterle İstanbul seyri yapsaydım
tam olacaktı herhalde :) artık o da bir başka sefere…
Gelelim ilk turumuza İstanbul
Bosphorus Sightseeing’in üstü açık çift katlı otobüsleriyle yapılan
tarihi bir yolculuk. Bu tura Şehrikeyif’ten aldığım kuponlarla katıldık. Fırsat
sitelerinin sıkı takipçisiyimdir :) Tarihi Yarımada (Kırmızı Hat) , Haliç Turu (Yeşil Hat) ve Gece
Turu (Mavi Hat) olmak üzere 3 farklı çeşit tur seçeneği mevcut. Tarihi Yarımada
(Kırmızı Hat) turuna katılmayı tercih ettik. Otobüsler Ayasofya müzesinin
önünden kalkıyordu. Eee buraya kadar gelmişken Ayasofya’yı da görmeden geçmek
olmazdı. Her zaman olduğu gibi kapının önü çok kalabalıktı ve içeri girmek için
uzun birkaç sıra oluşmuştu. Eyvah çok sıra var, içeri girmesek mi derken;
Müzekartı olanları hiç bekletmeden aldıklarını gördük ve ohh diyerek anında kendimizi
içeri attık. :) Gezdik, bol bol fotoğraf çekildik. Bu muhteşem yapının içinde
zamanın nasıl geçtiğini hiç fark edemedik. Ayasofya dan çıkıp tur otobüslerinin
kalkış noktasına gittiğimizde, sıradaki otobüs kalkmak üzereydi ve açık olan
üst tarafı tamamen dolmuştu. Yaklaşık 45 dakikada bir yeni tur düzenleniyordu. Bizde
bundan sonra kalkacak olan otobüse binmeye karar verdik. Bekleyen otobüs
kalkınca hemen yerine yenisi geldi. Biz de rehber kulaklıklarımızı alıp hemen
üst tarafa yerleştik :) Otobüs hızla doldu ve turumuz başladı. Otobüs yol
aldıkça her önünden geçtiğimiz tarihi mekan hakkında kulaklıklarımızda anında bilgilendirme
dinletisi başlıyordu. Sıcak havaya rağmen püfür püfür esen rüzgarla keyfimiz
tam yerindeydi. Hele boğaz köprüsünden geçerken keşke trafik akmayıp tıkansa,
otobüs şurada durup kalsa da doya doya bu manzaranın keyfini sürebilsek
demekten kendimizi alamadık. Günlük koşturmaca içinde belki de her gün önünden
geçtiğimiz fakat şimdiye kadar hiç fark etmediğimiz tüm güzellikler
gözlerimizin önüne serildi.
Boğaz köprüsü'nü geçtikten sonra otobüs Beylerbeyi Sarayı'na uğruyor.
Buradan sonra tekrar dolaşa dolaşa Ayasofya'ya dönüş gerçekleşiyor. Kısacası
İstanbul’a farklı bir açıdan bakmak isteyenler için çok keyifli bir tur. Ama
bence turun en öne çıkan güzel özelliği ise tek biletle indi bindi imkanı
sağlaması. Güzergah üzerinde belirlenmiş tüm indi bindi noktalarında otobüs
mutlaka kısa süreli bekleme yapıyor. Bu noktalarda inip, tarihi yerleri gezdikten
sonra arkadan gelen diğer bir tur otobüsüne binilebiliyor. Tur yaklaşık
2 buçuk saat sürüyor ama göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmiş gibi geliyor.
:)
İkinci gezim ise Grupanya’dan aldığım kupon ile katıldığımız
Haliç’te yapılan Sultan Kayıkları turuydu. Kalkışlar Pazartesi - Cuma günleri
arası 19:00 ve 20:00 saatlerinde, Cumartesi ve Pazar günleri 17:00, 18:00,
19:00 ve 20:00 saatlerinde Sütlüce Kongre Merkezi’nden gerçekleşmekte.
Bizde Pazar günü 19.00 turuna katılmayı tercih ettik. Kayık turunun öncesinde
hem Sütlüce Kongre Merkezi’ne çok yakın hem de çok beğendiğim bir müze olduğundan
Rahmi M. Koç
Müzesi’ni ziyaret etmek istedim. Müzede pek çok ilginç bölüm var. Hele o eski
arabalar yok mu hepsi birbirinden enfes. :) Bu arada Rahmi Koç Müzesi içinde de
Haliç’i gezdiren turlar düzenleniyormuş.
Müzeden sonra Sütlüce Kongre Merkezi'ne geldiğimizde
sultan kayığımız yolcularını beklemekteydi. Orjinallerine sadık kalınarak
yapılan bu kayıklar oldukça büyük ve uzundu. Kayığın arka tarafındaki sultan
locası kısmı çoktan dolmuştu. Turistlerin bazıları üzerlerine sultan kaftanı ve
kavuğu giymiş fotoğraf çektiriyorlardı. Bizde kayığın en ön kısmındaki
koltuklara yerleştik. Kayığa bindiğimiz ilk andan itibaren fotoğraf çekilmeye
başladık. Bizden sonra gelen yolcularla birlikte kayığın yarıdan fazlası
dolmuştu. Boş yerler kalırsa yol boyunca yer değiştirip fotoğraf çekmeye devam
ederiz derken, kayığın harekete geçmesiyle iyice keyiflendik. Tur bir saatlikti
ve kayığımız Haliç’te yol aldıkça yavaş yavaş batmakta olan güneşin güzelliği
ile İstanbul’u seyre dalacaktık. Yola çıktığımızda güneş ışıkları altında
parlayan İstanbul’un güzelliği, hava kararıp şehir ışıklarıyla aydınlanınca
bambaşka bir güzelliğe büründü. Tur tek kelimeyle muhteşemdi. Döndüğümüzde bu
kayıklarla sultanların gözünden İstanbul’u seyretmek bizde son derece keyifli
ve huzurlu bir tat bırakmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder